Anksiyete, stresli durumlara karşı doğal bir insan tepkisidir, ancak bir tetikleyici olmadan sıklıkla meydana geldiğinde bir durum haline gelir. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) kaygıyı “gerginlik hissi, endişeli düşünceler ve artan kan basıncı gibi fiziksel değişimlerle karakterize bir duygu” olarak tanımlar. Normal kaygı duyguları ile tıbbi dikkat gerektiren bir anksiyete bozukluğu arasındaki farkı bilmek önemlidir. Anksiyete bozukluğu olan bir kişi “tekrarlayan düşüncelere veya endişelere sahip olan” olarak tanımlanmaktadır.
Çocuk ve ergenlik yaşlarında okul ya da sportif oyunlar hakkında evhamlar sıkken; daha yaşlılarda kendi ya da yakınlarının sağlıkları ile ilgili evhamlar fazladır. Yaşlılara göre daha genç yaştakilerde anksiyete belirtileri hastayı daha fazla etkilemektedir. Çocuklarda bir şeylerin zamanında olması ile ilgili aşırı önem verme olabilir. Felaket senaryoları şeklinde (doğal afetler ya da savaş) ile ilgili evhamlar da çocuklarda sıktır.
Anksiyete bozuklukları kendi içerisinde birçok alt türe ayrılır:
AGORAFOBİ: İçinde bulunulan açık mekan ya da kalabalık kaynaklı bir endişe durumunu ifade eden agorafobi endişesine sahip kişiler bu tarz ortamlarda endişeye ek olarak kapana kısılma, muhtaç olma ve utanma gibi negatif duygular hissedebilir.
Bir Tıbbı Duruma Bağlı Anksiyete Hali: Fiziksel bir sağlık sorununun kişide aşırı endişe ve panik hissi yaratma durumudur.
Jeneralize Anksiyete Bozukluğu: Kişinin rutin aktivite ve etkinliklerde bile aşırı endişe halinin meydana gelmesidir. İçinde bulunulan duruma göre orantısız bir şekilde meydana gelen bu hisleri kişi kontrol etmede zorlanabilir. Anksiyete bozukluklarının bu türüne ilişkili diğer bozukluklar ve depresyon gibi psikiyatrik durumlar eşlik edebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Ayrılık Anksiyetesi: Bireyin bağlılık duyduğu figürden uzaklaşması halinde geliştirdiği endişe ve korku halini ifade eder. Uzaklaşmak dışında bağlılık figürünün zarar göreceği düşüncesi de endişe kaynağı olabilir. Bu konu ile ilgili kabus görme ve düşüncelerden fiziksel olarak etkilenme nedeniyle oluşabilecek çeşitli belirtiler ayrılık anksiyetesi semptomları arasında yer alır. Bu duruma genellikle çocukluk çağında rastlanılmasına rağmen bazı kişilerde ayrılık anksiyetesinin erişkin yaşamda da devam etme ihtimali mevcuttur.
Panik Bozuklugu: Kişide beklenmedik zamanlarda aniden ortaya çıkan ve dakikalar içinde zirveye ulaşan yoğun endişe ve korku halidir. İçinde bulunulan duruma göre aşırı düzeyde meydana gelen bu negatif hislerin etkisiyle nefes darlığı, göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi fiziksel hisler oluşabilir. Bu durumu bir kez tecrübe eden kişide aynı durumu tekrar yaşama korkusu da belirtilere eklenebilir.
Selektif Mutizm: Çocukların evlerinde diğer aile bireyleri ile iletişim kurabilmelerine rağmen okul gibi sosyal ortamlarda kendilerini ifade edememesi halidir. Bu durum dolayısıyla eğitim ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Sosyal Fobi: Sosyal ortamlarda ortaya çıkan yüksek düzeydeki endişe, başkaları tarafından yargılanma ve rezil olma korku halini ifade eden anksiyete bozukluğu alt türüdür.
Anksiyete bozukluğu kişide çeşitli biyolojik ve fizyolojik belirtilerin oluşumuna neden olarak kişinin gündelik yaşam aktivitelerinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki; profesyonel sağlık çalışanları tarafından gerçekleştirilecek doğru müdahale ile kişide yeniden iyilik hali oluşturulabilir.
Kişilerde aniden ve aşırı düzeyde ortaya çıkan bir kaygı halinin acil şartlarda müdahalesinde benzodiazepin ve türevi ilaçlardan faydalanılabilir.
Anksiyete tedavisinde genel olarak antidepresan türevi ilaçlarla 1-2 yıl süreyle düzenli tedavi yanında kişinin stresle baş etmede kullandığı uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmesi ve kişide kaygı, evham oluşturan düşünce şemalarının değiştirilmesine yönelik terapilerin uygulanması gereklidir.
Tedavi planlaması içerisinde tek başına farmakoterapi (ilaç tedavisi) ya da psikoterapi (bilişsel tedavi) veya bu iki terapi şeklinin kombinasyonu yer alabilir.
FARMAKOTERAPİ: Kaygı bozukluğunun tedavisinde birçok türde ilaçtan faydalanılabilinir. Seratonin adı verilen nörotransmitter üzerinden etki gösteren SSRI ve SNRI grubu ilaçlar, trisiklik antidepresanlar, benzodiazepinler, busiprone ya da santral etkili beta blokör ilaçlar kaygı bozukluğunun ilaç ile tedavisi amacıyla hekim tarafından reçetelendirilebilecek ilaçlar arasında bulunur.
PSİKOTERAPİ: Bilişsel davranışsal terapi (BDT), zihin ile ilgili rahatsızlıkların tedavisi amacıyla başvurulan teknikler arasında etkinliği ile ön planda olan bir terapi şeklidir. Hedef odaklı bir terapi şekli olan bilişsel davranışsal terapide hekim kişinin temel şikayeti olan durumun altında yatan inanışlarının ve düşünce paternlerinin farkına varmasını amaçlar. Böylelikle kişi yeni davranışsal yetenekler geliştirebilir ve endişe kaynağı olabilecek durumlara karşı kendisini hazırlayabilir hale gelebilir.