Alkol Ve Madde bağımlılığı vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı vücut zarar gördüğü ve işlevlerini yerine getiremediği halde bu maddelerin kullanılmasının bırakılamaması durumudur.
Bağımlı kişi, madde kullanmayı bırakmayı denediğinde veya ara vermeye çalıştığında yoksunluk belirtileri yaşar ve bu yüzden de kullanımının sıklığını ve dozunu arttırır. Bu durum bir kısır döngüye sebebiyet vermekte ve kişi maddi ve manevi olarak bir çöküşe doğru sürüklenmektedir. Eğer kullanılan madde miktarı yaşanılan maddi ve manevi sıkıntılara rağmen giderek arttırılıyorsa, bırakma çabaları boşa çıkıyorsa, maddeyi sağlamak, kullanmak veya bırakmak için çok zaman harcanıyorsa, sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerde sıkıntılar yaşanıyorsa ve bunların bir kaçı 12 aylık bir süreç içinde gerçekleşmişse kişinin bağımlı olduğunu kabul etmesi gerekir.
Bağımlılığın her bir aşamasında beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelmektedir. Madde kullanımı, ödül merkezinden yüksek miktarda dopamin salgılanmasına neden olur. İnsanlar kontrol edebilecekleri düşüncesiyle maddeye başlarlar ancak bir süre sonra kullanım kontrol dışına çıkar. Salgılanan dopamin kişinin yoğun haz almasına neden olur.
Madde alımının tetiklediği dopamin salınımı, zaman içerisinde frontal kortkesi etkileyerek yanlış karar alınmasına, kişi kendisi kullanmak istemese bile seçilen eylemlerin madde kullanımı yönünde olmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda dopamin, Nucleus Accumbens ve Striatum gibi beynin öğrenme ile ilgili bölgelerini de etkileyerek öğrenme yetisinin bozulmasına neden olur. Madde bağımlılığı gelişen kişilerde, yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk gelişmektedir.
Bazı maddeler beyin damarlarında tıkanmaya yol açar, felce sebep olur. Ayrıca beyin içinde sesler duyma ve akıl hastalıklarının başlaması da uyuşturucu maddelerin beyin üzerinde yarattığı etkilerdendir. Yapılan araştırmalar esrar kullanımının şizofreni riskini 7 kat artırdığını göstermektedir.
Alkol ve madde kullanımı sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozduğu için beynin çalışmasını yavaşlatır. Kişi yeni şeyler öğrenmekte ve sorun çözmekte zorlanır.
Sosyal İçicilik: Alkolün en sık tüketilme biçimi “sosyal içicilik” olarak adlandırılan kullanımdır. Sosyal içicilik, kişinin alkolü sınırlı miktarda ve aralıklı olarak tükettiği, alkol kullanımı ile ilgili sosyal veya fiziksel bir sağlık sorunu yaşamadığı anlamına gelir.
Zararlı Kullanım: İkinci en sık görülen tüketim “zararlı kullanım” denilen türdür. Bu kişiler, örneğin; alkol tüketimi nedeni ile ertesi gün işe geç kalır veya gidemez, işlerini ve sorumluluklarını yerine getirememeye başlar, tehlikeli olduğunu bile bile yineleyici şekilde alkollü araba kullanır, sarhoşluk nedeni ile başı derde girer, alkolsüzken yapamayacağı davranışlarda bulunur, aile ilişkilerinde ve arkadaş grubunda sorunlar yaşamaya başlar.
Bağımlılık: Eğer kişinin kullandığı alkol miktarı giderek kendisine yetmez ve aynı etkiyi sağlayamaz hale gelirse buna tıpta “tolerans” adı verilir ve alkol bağımlılığının en önemli ölçütlerinden birisidir. Kişi kullandığı alkol miktarını giderek artırır ancak bu yeterli etkiyi sağlamadığı için her gün daha fazla alkol alınır ama maalesef bu kısır döngüden çıkmak artık pek kolay değildir. Kişi hayatını alkol tüketimi üzerine planlamaya başlar; işine gitmez, ekonomik kayıplar, aile içi ilişkilerde onarılamayacak düzeyde sorunlar, kırgınlıklar ve kopmalar yaşanmaya başlar.