Hipnoterapi, tedavi için hipnozun kullanılması anlamına gelir. Hipnozdan kaynaklanmıştır. Hipnoz, bir kişiyi veya bir grubu kısa sürede bakış veya telkin yoluyla etkilemektir. Genel olarak hipnoz, uyku ile uyanıklık, konsantrasyon ve telkinleri kabul etme yeteneğinin artması arasında bir bilinç durumudur. Hipnoterapi ise uzmanlar tarafından hipnotize edilen kişinin farkındalık ve konsantrasyon durumu kullanılarak bilinç ve bilinçaltına uygulanan destekleyici bir terapidir. Birçok konuda hipnoterapi normal terapiden daha etkili ve faydalıdır. Hipnozda bakışlar, sözler ve düşünceler çok önemlidir. Bakış, hipnoterapistler tarafından bilinçaltı durumlar yaratmak için kullanılan yöntemlerden biridir. Bakarak, gözlerin manyetik etkisi kontrol edilir. Sözlü vakada, hipnoterapist hastanın beynine ne koymak istediğini açıkladı. Ruh hali ise hastayı ideal duruma doğru çekmektir. Düşünme aşamasında konsantre olmak çok önemlidir.
İnsanlarda görülen bazı fobiler, stres ve depresyon gibi durumların giderilmesi için yapılan hipnoterapi, alternatif tıp yöntemi olarak giderek yaygınlaşmakta ve uygulama alanlarında artışlar gözlenmektedir. Hipnoterapi üç bölümden oluşur. Transa girme, kişiye telkin verme ve transtan çıkma şeklindedir. Transa girme yani hipnotize olma en zor aşamadır. Burada kişi etrafında olup bitenlerin farkındadır. Fakat uyku hali vardır. Hipnotize olan kişiye daha sonra verilen telkinler bilinçaltına gönderilmeye başlanır. Bilinçaltına gönderilen mesajların önemi büyüktür. Ardından transtan çıkarma işlemi gerçekleşir. Unutmayın ki telkin bir bilinçaltı çalışmasıdır. Bilinçli bir zihin, geçmiş ve şimdiki zaman gerçeklerinden bağımsız işlemez. Örneğin yıllardır kilo veremeyen bir kişiye telkin yolu ile rahatlıkla kilo verebileceği ve bunu gerçekleştirebileceği hipnoz yolu ile kolayca verilebilir. Bunun için de kişinin bunu istemesi gerekir. Terapi sonucunda insanlar hayata daha olumlu bakabilmekte ve hastalıklarından, takıntılarından kurtulabilmektedir.
Hipnoterapi için gerekli olan şartlar: Hipnoz edilecek olan kişinin zihin yapısı hipnoz olayını da etkiler. Bu yüzden bazı yeteneklerden yoksun ve ruhsal çöküntü içinde olan kişiler hipnoz edilememektedir. Hipnozda dikkat de önemlidir. Sallanan nesne yönteminde hasta nesneye dikkatini toplamaz ise hipnoz edilmesi hipnoterapisti zora sokar. Kendini rahat bırakmayan ve uzmana güvenmeyen kişilerinde hipnoz edilmesi pek de kolay olmayacaktır.
Adını psikiyatrist Milton Erickson’dan alan Eriksonian yönteminde, hasta olan kişi hikayeler ve metaforlar yoluyla tedavi edilir. Geleneksel hipnoterapi yönteminden tamamen farklı olmasına rağmen yapılan çalışmalar çok daha etkili olduğunu göstermektedir. Bunun en önemli nedeninin, hastanın direnme oranının düşük olması olduğu düşünülüyor.
Steve de Shazer ve Insoo Kim Berg tarafından geliştirilen çözüm odaklı hipnoterapi yönteminde hastanın sorunlara değil, çözüme odaklanması ve kendine bir gelecek yaratması hedeflenir. Diğer yöntemlere göre çok daha kısa sürede sonuç veren bir hipnoterapi yöntemidir.
Bilişsel ve davranışsal hipnoterapi yönteminde, hastanın gerçek bilinci ile bilinçaltının birleştirilmesi hedeflenir. Küratif yani iyileştirici hipnoterapi yönteminde, hastanın neden negatif düşünceler ürettiği sorgulanır ve bu neden bulunarak ortadan kaldırmak hedeflenir.
Süre seanslarla ayrılır. Seansların kaç tane olacağı ise, soruna, hipnoterapiste göre ve ona duyulan güvene göre, kişinin özelliklerine, kişinin yaşam ortamı ve çevresine göre değişiklik kazanmaktadır.
Uzmanlar tedavi başladıktan sonra en az arka arkaya 3 seans başlanmalı ve uzun süreli araların verilmemesi gerektiğini söylemektedir.Hipnoterapi ile, Duygu durum bozuklukları, depresyon, endişe kaygı bozuklukları, panik atak, Alkol Madde Bağımlılığı, Sigara Bağımlılığı, bedensel sinir bozuklukları, yeme bozuklukları (Anoreksia ve Bulumia Nervoza), öfke sorunları, aşırı şişmanlık, Cinsel iktidarsızlık ve erken boşalma, takıntılı durumlar, yatağa işeme, titreme, kekemelik ve tikli kişiler, sınav telaşı ve endişesi, dikkat dağınıklığı ve unutkanlık, utangaçlık, Antisosyallik (Sosyal fobi), Çoğul Kişilik Bozukluğu , şok sonrası felç geçirme, parmak emme ve tırnak yeme, saç yeme, Kilo alma ve verme, Konsantrasyon bozukluğu ve dikkati artırma, Motivasyon, Özgüven bozukluğu gibi bir çok sorunda başarı sağlanmaktadır.
Hipnoz, insanların düşündüğü kadar gizemli ve heyecan verici değildir. Bu rahat bir konsantrasyon halidir. Kişi dikkatini çeken şeylere odaklanarak trans durumuna girer. Hipnoz sırasında bu kişi önerilere açıktır. Karın ağrısı, baş ağrısı, kanser ağrısı ve doğum ağrısı hipnozla tedavi edilebilir. Hipnoterapi, cinsel sorunlar, depresyon, uyku bozuklukları gibi birçok sorunda etkisini göstermiştir. Hipnoterapi yetkili kişiler tarafından yapılırsa herhangi bir yan etkisi yoktur. Bu terapinin dezavantajı, herkesin eşit derecede hipnotize edilmemesidir. Bir kişi hemen trans durumuna girdiğinde, diğer kişi direnç nedeniyle hemen hipnotize edilemeyebilir. 1950'den sonra kişinin hipnoza duyarlılığını anlamak için bilimsel bir ölçek oluşturulmuştur. En sık kullanılan ölçek Stanford Hipnoz Duyarlılık Ölçeğidir (SHSS). Hipnoz sürecinde hipnoterapiste olan güven de çok önemlidir.
Hipnoterapi çocuk, ergen ve yetişkinlerde birçok konuda yararlı olabilir. Kilo verme, sigarayı bırakma, özgüven kazanma, her yaş seviyesinde akademik performans geliştirme, sınav kaygısı ile baş etme ve başarı elde etme belli başlı konulardır. İlk öğretim, lise, kolej ve üniversite öğrencileri için, ayrıca KPSS sınavına girecekler için hipnozla olumlu sonuçlar alınabilir. Hipnoterapi, fiziksel ve psikolojik ağrı yönetimi, kaygı, korku ve fobileri ortadan kaldırma, stres yönetimi, uykusuzluk ve diğer uyku problemleri ve psikolojik kaynaklı fiziksel problemlerin iyileşmesine yardımcı olabilir.